image_pdfPDF olarak Kaydetimage_printYazdır

Esas No : 2019/8295
Karar No : 2020/4999
Tarih : 18.06.2020

Özet: Takibe konu senet üzerinde düzenleyen olarak yer alan keşidecinin imzasının bulunmadığı açık olması sebebiyle aval veren ve senedin üzerinde imzası bulunan avalin sorumluluğuna gidilemez.

“İçtihat Metni”

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlular hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; keşideci ile lehdarın aynı kişi olması nedeniyle alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğini, bu durumda aval veren olarak borçtan sorumluluğu bulunmadığını ileri sürerek takibin iptali talebinde bulunduğu, mahkemece, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi nedeniyle dayanak bononun kambiyo vasfını yitirdiği gerekçesi ile şikayetin kabulüne karar verildiği, alacaklının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
TTK’nun 776/1-g maddesi gereğince, takip konusu belgenin kambiyo vasfını taşıması için “senedi düzenleyenin imzasını” ihtiva etmesi zorunludur. Anılan maddede sorumluluk için sadece imzadan söz edilmiş, birden fazla imzanın bulunması koşul olarak öngörülmemiştir. TTK’nun 778. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 678. maddesi gereğince; şirket yetkilisinin şirket kaşesi dışında senet üzerine atmış olduğu imza bizatihi kendisini sorumlu kılar. Yine TTK’nun 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 701 ve 702. maddeleri gereğince, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılır.
TTK’nun 702/1. maddesi hükmüne göre; aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmiş ise aynen onun gibi sorumlu olur. Ayrıca, bonoda lehine aval verilen kimse, mutlaka bono borçlusu olmalıdır. Bonoda sorumlu olarak görülmeyen bir kimse için verilen aval geçersizdir (Prof. Dr. Fırat Öztan Kıymetli Evrak Hukuku s. 802).
Somut olayda, takip dosyasının incelenmesinde; takibe dayanak yapılan 28/12/2016 düzenleme, 20/01/2017 vade tarihli, 41.000 USD bedelli bonoda keşideci olarak alacaklı …’in adının yazılı olduğu ancak imzasının bulunmadığı, şikayetçi borçlu …’nın adının ise kefil olarak yazılı olduğu, takibin keşideci ve lehdar hanesinde ismi yazılı olan …’in tarafından başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, takibe konu senet üzerinde düzenleyen olarak yer alan …’in imzasının bulunmadığı açık olduğundan, düzenleyen için aval veren şikayetçi borçlu, bono bedelinden dolayı sorumlu tutulamaz.
O halde, ilk derece mahkemesinin şikayetin kabulüne ilişkin kararı sonucu itibarıyla yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle … Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 14/03/2019 tarih ve 2018/524 E.-2019/645 K. sayılı kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

image_pdfPDF olarak Kaydetimage_printYazdır