743 sayılı Medeni Kanunun 165. maddesinde; eşler arasında cebri icra yasağı düzenlenmiş ise de birbirlerine karşı hukuki ilişkiler nedeniyle dava açamayacaklarına ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir. Aynı şekilde 4721 sayılı Medeni Kanunda da dava açma yasağı bulunmamaktadır.
Yasal düzenlemeye göre kocanın belirlenen taşınmazları üzerindeki tasarruflarının davacı eşin rızasıyla yapılabileceğine ve bu durumun tapu kütüğüne şerh edilmesine şeklinde karar verilmesi gerekirken, ihtiyati tedbirlerin evlilik birliğinin resmi olarak bitimine kadar devamına şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Olayda tarafların uzun süreden beri fiilen ayrı yaşadıkları davalı kocanın mal varlığının bir kısmını elden çıkarma yönünde girişimlerde bulunduğu toplanan delillerden anlaşıldığına göre, davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasında gereklilik bulunduğu gerçekleşmiştir. Ne var ki sınırlandırma ölçülü olmalıdır.
Ailenin ekonomik varlığının tehlikede olduğu veya davalının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçındığı ispatlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 199. maddesi koşulları oluşmadığı halde yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
Hangi malvarlıklarına ilişkin olduğu somut olarak gösterilmeksizin genel ve soyut nitelikte tasarruf yetkisi kısıtlamasına gidilemez. O halde, mahkemece davacıya tasarruf yetkisinin sınırlandırılması istenen malvarlığı değerlerinin açıklattırılması ve bu açıklama üzerine bir karar verilmesi gerekirken, herhangi bir belirleme yapılmaksızın yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi yanlış olmuştur.